Ana Sayfa
Ziyaretçi Defteri
Kötü Kokuları Gidermek
Kolanın Zararları
Ev Bakımı
En Ekolojik İki Ürün
Buzdolabı ve Lavabolardaki Kötü Kokular
Temizlik
Ekolojik Ürünler Alternatif Değil Çaredir
Dondurulmuş Limon
Ekoloji Kitapları
Doğal Oda Spreyi
Sivrisinek tuzağı, doğal kovucu
Toksinler Zehirliyor
Karbonatı nerelerde kullanabiliriz
Sivrisinek Isırıklarına En Doğal 7 Çözüm
Salatalık
Doğal Ağrı Kesiciler
Yiyecek Atıkları Nerelerde Kullanılır
Doğal Bakım Güzellik
Limon tuzu ile çaydanlık kireçlerini temizleyin
Muz Kabuğunun İşlevleri
Zehir yiyoruz
Yemezler
İlaç Zehirdir
Kanser Yapıcılar
Soğan
Pet Şişelerin Zararları
Havyar, Pantolon
Yoğurt Suyunun Faydaları
Limonun Kullanım Alanları
Kanserin Ölümü
Kefir
Tüm Türkiye Diyabet Olacak
Sinüzit, sirke
Leke Çıkarmak İçin Yöntemler
İlaç Şirketleri
Sağlık Reçeteleri Yalan
Psikiyatrinin Karanlık Yüzü
Yemezler

Dr. Dizdar, ‘Yemezler’ dedi

Doğal döngülerle ve insanın doğasıyla uyumlu olmayan, “bozulmayı bile beceremeyen” endüstriyel gıda ürünlerini mercek altına alan Radyasyon Onkologu Dr. Yavuz Dizdar kitabında; "Batı biliminin kâğıttan kuleleri için Yemezler!" diyor.

 
 
Güncelleme: 12:52 TSİ 14 Kasım. 2013 Perşembe

İSTANBUL - Radyasyon Onkologu Dr. Yavuz Dizdar, ‘Yemezler’ adlı kitabında; beslenme konusundaki okumaları, gözlemleri, paylaşımları, özellikle kanser hastalarıyla ilgili klinik deneyimleri ışığında beslenme “ilmi”ni gözden geçiriyor. Batı biliminin 1800’lerin sonlarından başlayan verilerini mercek altına alan Dizdar, biyolojinin ve başta kanser olmak üzere hastalıkların mekanizmalarını farklı bir bakış açısıyla gözden geçiriyor. Doğal döngülerle ve insanın doğasıyla uyumlu olmayan, “bozulmayı bile beceremeyen”, dolayısıyla aslında insanın hak ettiği sağlıklı gıda kapsamına girmeyen endüstriyel ürünler ve Batı biliminin kâğıttan kuleleri için ‘Yemezler!’ diyen Dr. Dizdar, kitabında parmak bastığı noktalar hakkında şunları söylüyor:

“Çok değil, olsa olsa otuz yıl kadar önce hayatımızda “bozulabilen” gıdalar vardı. Çürük yumurtanın berbat koktuğunu, günlük sütün fazla bekletilince kesildiğini, tavuğun tencerede bir-bir buçuk saatten önce haşlanmadığını bilirdik. O zamanlar yoğurt dayanıklı beyaz eşya gibi değildi, ekşirdi. Oysa şimdi... Market rafları ve buzdolapları isteseniz de bozulmayan yumurtalar, ekşimeyen yoğurt, bozulmayan UHT süt, yirmi dakikada pişiveren piliçlerle dolu.

Endüstri, insanın mikrop fobisini sonuna kadar kullanarak steril gıdalar üretmeyi başardı ve bunu yaparken Batı bilimini de arkasına aldı, dolayısıyla hiç kimsenin söyleyecek sözü kalmadı. Sonuçta bilim destek verince, bilimsel çalışma verileri ortaya konunca akan sular durur. Buna karşılık, gıdaların değişen (ve fakirleşen) içeriğiyle değişen (ve artan) hastalık profili arasında sıkı bir bağlantı olabileceği üzerinde duran; gıda niyetine tükettiğimiz, doğal içeriğini tamamen yitirmiş, raf ömrü yıllarca bozulmayacak denli uzun olan ürünlerin yarattığı riski irdeleyen olmadı.

"DOGMATİK BESLENME ÖĞRETİSİNİ SORGULAMANIN ZAMANI GELDİ"
Bizler de dayatılanı olduğu gibi kabullenmekle yetindik. Gel zaman git zaman geleneksel beslenme alışkanlıklarımızı, neyin yenebilir neyin yenemez olduğunu unuttuk. Batı biliminin verilerini farklı bir bakış açısıyla değerlendirmenin, belletilen dogmatik beslenme öğretisini sorgulamanın, yıllar içinde bize unutturulanları hatırlayıp hayata geçirmenin ve bu bilgiyi sonraki kuşaklara aktarmanın zamanı geldi. Neyse ki, artık beslenmeyle ilgili daha çok konuşmaya, tartışmaya, sormaya, yanıt aramaya, bakış açımızı değiştirmeye başladık. Bilgi halka açık olduğu sürece değişimin başlayabileceğini gördük.”

Bugüne kadar 31769 ziyaretçikişi burdaydı!
markalife

efgan





semerşah

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol